Zorunlu Karşılıklara Yönelik Yeni Düzenleme Neden Yapıldı, Etkisi Ne Olur?

Merkez Bankası “finansal istikrarın desteklenmesi ve liralaşmanın teşvik edilmesi kapsamında” kredilere zorunlu karşılık uygulamasını başlattı.

Öncelikle zorunlu karşılık nedir ve ne için uygulanır ile başlayalım.

Merkez Bankacılığı sisteminde zorunlu karşılıklar mevduatlara uygulanır. Yani bilançonun yükümlülük kısmına uygulanır. Mevduat kabul eden bankalara, mevduatlarının belli bir oranını merkez bankasında bulundurmak zorunluluğu getirilir. Bu mekanizma ile mevduat sahiplerinin bankadan para çekmesi halinde, bankanın likiditesini korumak amaçlanır. Birçok ülkede merkez bankaları, mevduat toplayan bankalardan topladıkları mevduatın belli bir oranını, örneğin %10’unu, merkez bankasında nakit tutmasını ister, geri kalanıyla bankaların kredi vermesine izin verir.

Bunun yanı sıra merkez bankaları, zorunlu karşılık oranında yaptıkları değişiklikle, para arzını kısabilir veya artırabilirler. Zira Merkez Bankamız da uzunca bir süredir zorunlu karşılık oranlarını artırarak para arzını kısıtlamayı amaçlıyor.

Merkez Bankasının 23 Nisan tarihinde açıkladığı yeni düzenleme ise mevduatların yanı sıra krediler için de zorunlu karşılık oranı tesis ediyor. Merkez Bankamız, uluslararası uygulaması olmayan yeni bir politika aracı geliştirerek, kredi verme maliyetlerini artırmayı, dolaylı olarak kredi faiz oranlarını yükseltmeyi ve böylece para arzını kısıtlamayı amaçlıyor. Bunun yanı sıra yabancı para mevduatlarını istenilen düzeyde azaltamayan bankaların da kredi hacmini kısıyor.

Ancak temel sorun, Merkez Bankasının temel politika aracı olan faiz oranıyla bankalara ve yurt içi yerleşiklere kredi kullanmayı önceliklendiren bir politika uygulamasıdır. Merkez Bankasının mevcut politika faiz oranı %14 ile %61 oranındaki tüketici enflasyonunun ve %115 oranındaki üretici enflasyonunun önemli ölçüde altındadır. Merkez Bankası politika faiz oranı, birçok kurum tarafından yıl sonu için tahmin edilen %50 civarındaki enflasyon oranının da altındadır. Gerek gerçekleşen gerekse beklenen enflasyon oranına göre Türkiye, dünyadaki en yüksek negatif reel faiz veren ülkelerden biridir. Negatif reel faiz politikası yurt içi yerleşiklere kredi kullan, yüksek enflasyon da tasarruflarını farklı para biriminde veya yatırım araçlarında değerlendir mesajını verir.

Özet olarak Merkez Bankasının esas aldığı para politikası, uyguladığı makro ihtiyati politikalar ile farklı mesajlar veriyor. Ana politika aracı kalorifer kazanını aç derken, makro ihtiyati politikalar da petekleri kıs diyor.

Uygulanan ekonomi politikaların etkili olması için tutarlı ve kolay anlaşılır olması önemlidir. Özellikle hem ABD hem de Avrupa’da faiz oranlarının daha erken ve daha fazla artırılma süreci yaklaşırken…

Posted in op-ed